6 Şubat 2011 Pazar

Ne oldu bana yaaa?

Çocukluğumda hep çok zayıftım.. Universiteden mezun oluncaya kadarda hep aynı kaldım.. O zamanlar ne yesem yaramazdı.. O zaman ait fotoraflara baktığımda kendimi tanıyamıyorum. Liseden mezun olduğumda 191 cm boyuma karşın 69 kiloymuşum.. Yürüyen iskelet gibi.. Sanki üzerine deri germişler sokağa koymuşlar..

Üzerime hiç kıyafet bulamazdık..

Köşeden dönüş ise 1983 yılına denk geliyor.. Tıp Fakültesinin 3. sınıfında 6 dersten sene sonu sınavlarına kalınca Rahmetli dedemin evinde kampa girdim.. giriş o giriş.. Sabah 8 akşam 8 aralıksız ders çalışırken herşey önüme gelirdi. Göztepedeki eski evimizin arka balkonunda sandelyemi duvara yaslar.. Ağaçlarla dolu arka bahçemizin manzarasına bakarak temiz havada aralıksız ineklerdim..

Rahmetli dedem de devamlı önüme yiyecek bişeyler getirirdi.. Ilk kilo alışım o zamana denk geldi sanırım.. Metabolizmayı bir oynattım pir oynattım..

Sonrası ise düzensiz bir hayatın eseri.. Uykuyu, Sabah kahvaltısına tercih etmenin, iş kolik olup öğlen yemeklerini kaçırmanın, aç akşam yemeği masasına oturup masayı süpürmenin, Çukulata, dondurma, çerez, kola vb tatlı kaçamakları sevmenin bedeli..

Bugün artık metabolik sendromu olan biriyim.. Eski arkadaşlarım beni tanımıyorlar.. O zamanlar benim zayıflığıma Pembe panter lakabını takıp dalga geçenler bugün de şişmanlığımla eğleniyorlar..

Artık zayıf değilim.. Kilosu düzenli insanlara gıpta ile bakıyor ve boyumun kilomu örttüğü savıyla avunuyorum.. Karaciğerim yağlı.. üstelik hiç yağlı yemek yemememe, çok nadir içmeme rağmen..

Içimde bir yerlerde hala o zayıf adam var.. Ama vucudum devamlı itiraz halinde..

Ne diyeyim "it was my way" tüm bunlar aslında benim seçimimdi..

5 Şubat 2011 Cumartesi

Neden Seyir Defteri...

Sanırım 10 yaşında falandım evimize televizyon ilk girdiğinde..

Siyah Beyaz bir TV idi.. Peder beyin arkadaşlarından birinden alınmış ABD den gelmiş bir Televizyondu.. O zaman için bile bir dünya para harcanıp nasıl becerildiyse ABD elektrik sisteminden çevrilerek Türkiye ye uygun hale getirilmişti..

Bir türlü net bir görüntü yoktu hep kayan ve karlı bir görüntü kalmış hatıramda.. Ilk zamanlar akşam saat 7 de deneme yayını başlar saat 9 da biterdi.. TRT falan da yoktu.. O zamanlar Istanbul Televizyonumuydu neydi ismi.. Her gün "Pilli Bebek" adlı çocuk programı ile başlar Anıtkabir ile biterdi..

O dönem tanıdık Kaptan Kirk'ü..

Daha ilk seyrettiğimde çocukluğumda tüm hayallerimi süslemeye başladıydı.. Devasa Uzay gemisinde evreni ışık hızıyla dolaşır, yüksek topuklu çizmeleri ve vücuduna oturan sade ama gösterişli üniforması ile hemen her uğradığı gezegende bir belaya bulaşırdı..

Ekibinde yer alan sivri kulaklı yeşil tenli olduğunu Doktor McCoy un espirilerinden dinlediğimiz Volkan gezegeninden gelme Spock ile her derde deva olurlardı. Alemdiler yani.. McCoy'un alaycı tavırları, Spock'un mantık delisi hali, Kirk'ün atletik vurdu kırdısı..

Aksesuarlarda vardı hani.. Dümenci Sulu, Telsizci Çukulata renkli Uhura, Çekov.. Her dil din ve ırktan insan vardı gemide.. Soğuk savaşın en hızlı çağında ne inanılması zor bir şeydi bu..

Her bölüm şöyle başlardı..
KAPTANIN SEYİR DEFTERİ.
YILDIZ TARİHİ 4098.5.12

Bloga nasıl bir isim bulayım diye düşünürken, işte bu çocukluk anıları aklıma geldi.. Aslında Hepimizde Hayat denen bu uçsuz bucaksız evrende oradan oraya savrulup duran birer gemi gibiyiz öyle değilmi..

O zaman açılalım bakalım bu uzaya şöyle bir..
EZELİN SEYİR DEFTERİ
YILDIZ TARİHİ 2011.2.5